PEMBE İNCİLİ KAFTAN
Osmanlı devletinin başında bu dönemde Şah İsmail adında bir belavardır.Vezirler bu deli adama elçi göndermek içintoplanmışlardı.gönderilecek elçi cesur,ölümden korkmayan,devletinşanına yakışacak bir kişi olmalıydı.Sarayda, Enderunda, divanda böylebir kişi yoktur.Vezirlerden biri Muhsin Çelebi’nin adını ortayaatar.Bunun üzerine sadrazam Muhsin Çelebinin çağrılmasını ister.Pekikimdi bu Muhsin Çelebi.
Muhsin ÇelebiCesur, doğruluktan ayrılmayan, ölümden korkmayan, akıllıbilgili, Allah’tan başka kimseye boyun eğmeyen, hali vakti yerinde,garibi, zayıfı gözeten bir baba yiğittir.Muhsin Çelebi sadrazamın emriüzerine huzura gelir.Sadrazam ondan el etek öpmesini beklerken oeğilmez.Sadrazam onun bu hareketine kızmasına karşın ona elçilikteklifinde bulunur.Muhsin Çelebi bu görevi devleti için kabuleder.Elbette ki bu büyük devletin elçisi;atları,hademeleri vegiysileriyle ihtişamlı olmalıydı.Muhsin Çelebi bu giderleri, sadrazamınısrarına karşın, kendisinin karşılayacağını söyler. Çünkü ofedakarlığın karşılıksız olacağına inanıyordu.Giderler için bütünvarlığını rehin vererek tüccarlardan on bin altın alır.Bu paraylaihtiyaçları karşılar. Bir de Sırmakeş Toroğlu’ndaki: Kumaşı Hint’tenincileri Venedik’ten gelme Şah İsmail’in hayatında göremeyeceği pembeincili kaftanı sekiz bin altına alır.Bu kaftanı padişaha hediye etmekiçin herkes sıraya girmektedir. Muhsin Çelebi hazırlıklarını tamamlar.Karısını iki çocuğunu akrabalarına bırakarak yola koyulur. MuhsinÇelebi Tebriz’e vardığında halk ve şah onu şaşkınlıkla karşılar. O herzamanki gibi başı dik göğsü ilerde Şah İsmail’in huzuruna varır.Padişahın mektubunu öperek Şaha uzatır.Ayağı öpülmeyen Şah sapsarıkesilir. Muhsin Çelebi sağına soluna bakar ve oturacak bir şeyinolmadığını görür. Bunun ayakta beklemeye mecbur bırakmak için yapılmışbir davranış düşünerek o göz kamaştıran kaftanını tahtın önüne serer veüzerine oturur.Şah,vezirleri komutanları aptallaşmıştır.Muhsin Çelebigür sesiyle:Padişahının hiçbir ecnebi padişah karşısında eğilmeyeceğinive dünyada Türk Padişahı kadar asil bir padişahın olmadığını söyleyerekhuzurdan izin istemeden ayrılır.Kapıdan çıkarken Şah’ın askeri kaftanıarkasından getirir.Muhsin Çelebi sesini yükselterek ‘bir Türk asla yereserdiği şeyi sırtına koymaz.’diyerek oradan ayrılır.
Muhsin Çelebi sağ salim ülkesine döner.Herkes pembe incili kaftana neolduğunu merak eder. Fakat o bu yaptığını anlatacak kadar küçük birinsan değildir. Muhsin Çelebi elçilikten kalan malzemelerini satarakküçük bir bahçe alır.Üsküdar pazarında sebze meyve satarak geçiminisağlamaya başlar.Düştüğü bu acı durum karşısında o hiçbir zaman yaptığıfedakarlıkla övünmemiştir.
Ana Fikirİnsan, yaptığı fedakarlık büyük veya küçük olsun hiçbir zaman övünmemelidir.
Kahramanlar
Muhsin Çelebi: Hikayenin baş kahramanıdır. Muhsin Çelebi 40 yaşlarında,namerde muhtaç olmayacak kadar servete sahip akıllı bir insandı. Tekülküsü “Allah’tan başkasına secde etmemek, kula kul olmamaktı.” Aynızamanda savaş zamanlarında Kuba bölüklerinde kumandanlık yapardı.Doğruluktan ayrılmayan, ölümden korkmayan bir yiğitti.
Vezirler: Kubbe altı vezirleridir.
Sadrazam: Başbakandır. Vezirlerin başıdır.
Şah İsmail: Kurnaz, zalim, gaddar bir adamdır. İran devletinin şahıdır.
Kabuller
Kişiliği oluşturan değerlerden taviz vermeme: Muhsin çelebi koskacaOsmanlı sadrazamı ve İran şahı karşısında eğilmemiş, el eteköpmemiştir.
Sahip olduğu varlıkla böbürlenmeme: Muhsin Çelebi varlıklarıyla övünmemiş, böbürlenmemiş, zayıfları, garipleri hep gözetmiştir.
İyi bir vatandaş devleti için her fedakarlığı yamalıdır: Muhsin Çelebi devleti için bütün varlığını ve hayatını hiçe saymıştır.
Temel Değerler
Karakterli olma: Muhsin Çelebi hiçbir zaman şahsiyetinden taviz vermemiştir.
Alçak gönüllü olma: Muhsin Çelebi varlıklı olmasına karşın alçak gönüllüğü elden bırakmamış, zayıfları gözetmiştir.
Fedakar olma: Muhsin Çelebi devleti için bütün fedakarlıkları yapmıştır. Malından, mülkünden, ailesinden geçmiştir.
Değerlendirme
Hikayede yazarın kabulleri ile temel değerleri örtüşmektedir.
DEVE
Özet
Mestan Ağa Edirne’de doğup büyüyen bir çingenedir. Bütün hayali Mekkelibir Arap gibi Anadolu’ya yerleşip biraz para yapıp beyaz bir Türkkızıyla evlenip çingenelikten kurtulmaktır. Bu hayalini gerçekleştirmekiçin Edirne’den ayrılır. Önce İstanbul’a oradan Bursa’ya oradan daÇanakkale’ye gelir. Asıl sanatı cambazlıktır. Bu sayede epey parakazanır. Ayını zamanda Mestan Ağa her fırsatta etrafındakilere sofuluktaslardı. Halkı etkilemek için kalabalık camilerde namaz kılar, ayaktasu içmez, ezan okunduğunda lafını keserek “Şefaat ya resulallah” derdi.Mestan Ağa’nın Anadolu’da tuhafına giden bir şey develerdi. Develerinağır hareketleri, bakışları hoşuna gitmiştir. Bir gün camide vaazıdinler gibi yapıp kendi işlerine dair şeyler düşünürken hocanın devedenbahsettiğini duyar. Hoca: “Devenin bir cennet hayvanı olduğundan veonun binek hayvanı olarak kullanılmasının günah olduğundanbahsediyordu.” Mestan Ağa kendi içinden hocanın attığını düşünüyor,hocanın söylediklerine inanmıyor, için için gülüyordu. Namazdan sonrayolda buğday tarlasının kenarına yatmış bir deveye rastladı. Hemenyaklaşır ve ona binip gezmeyi düşünür. Ama camide hocanın söyledikleriaklına gelir. Hocanın söylediklerinin mantıksız olduğun düşünerekdeveye biner. Biner binmez ürken deve Mestan Ağa üzerinde koşmayabaşlar. Mestan Ağa’nın bağırışlarını duyan çiftçiler deveyidurdururlar. Fakat bu koşmaca esnasında çiftçilerin buğday tarlasızarara görür. Bunun üzerine çiftçiler Mestan Ağa’yı öldüresiyedöverler. Ertesi gün kendine elen Mestan Ağa Rumeli’ye doğru bakarak“Ah çingenelik” diye mırıldanır.
Ana Fikir
İnsan, her zaman elindekiyle yetinmesini bilmeli, aç gözlü olmamalıdır.
Kahramanlar
Mestan Ağa: Edirne’de doğup büyüyen bir çingenedir. Bütün hayali parakazanıp uzak bir Anadolu kasabasında Mekkeli gibi yerleşmek, bir Türkkızıyla evlenip çingenelikten kurtulmaktır. Kurnaz bir kişiliğesahiptir.
Çiftçiler: Mestan Ağa’yı ekinlerini ezdiği için dövmüşlerdir.
Hoca: Mestan Ağa’nın bulunduğu camide vaaz vermektedir.
Kabuller
İnsanlara farklı görünme: Mestan Ağa Arap olmak için özüne ters hareketler sergilemiş, insanları kandırmıştır.
İnsan bildiği işi yapmalı: Mestan Ağa asıl mesleği olan cambazlıkla epey para kazanmıştır.
İnsanların söyledikleriyle alay etme: Mestan Ağa hocanın deve hakkında söylediklerine için için gülmüştür.
Temel Değerler
İnsan olduğu gibi görünmeli, kendini farklı gösterme çabasında olmamalıdır.
İnsan yeteneği olduğu alanda çalışarak hayallerini gerçekleştirebilir.
İnsan karşısındakinin söylediklerine saygı duymalı, söylediklerine gerçeklik payı aramalıdır.
Değerlendirme
İkinci kabul ve ikinci temel değer hariç diğer temel değerler örtüşmemektedir.
Hikayelerin Dili ve Üslubu
ØHer iki hikayede yazar olaylara müdahale etmez, olayları III. Tekil kişi ağzıyla anlatır.
ØCümleler uzunluk, kısalık bakımından uygundur ve birbirini takip etmektedir.
ØHer iki hikayede tasvirler sıkça kullanılmıştır.
ØHikayelerdeki uzun, kısa cümlelerin takibi olaylara akıcılık kazandırmıştır.
ØKahramanlar net olarak belirtilmiştir.
Fiziki Özellikler
ØYazı puntosu ilköğretim kademesindeki öğrencilere uygundur.
ØHikayeler ilköğretim 3. ve 4. sınıf öğrencilerine tavsiye edilebilir.
ØKitap içindeki resimler ilgi çekmektedir.