NAMAZDA VURULMAK
Rasul-i Ekrem
s.a.v.'in de hazır bulunduğu 'Zâtü'r-Rika' gazvesindeki bir çarpışmada,
müslümanlardan biri müşrik bir adamın muharebe yerinde bulunan karısını
öldürmüştü. Kadının kocası da misilleme olarak mutlaka bir müslüman öldürmeye
yemin etmişti. Rasulullah s.a.v. ve arkadaşlarının peşinden onları izlemeye
başladı. Allah Rasulü akşam üstü bir yerde konaklama hazırlığı yaptı ve
yanındakilere sordu:
- Bu gece istirahatimizde bize kim bekçilik
yapacak?
Muhacir ve Ensar'dan iki adam cevap verdiler:
- Ya Rasulallah,
biz sizler için nöbet tutarız.
- Öyleyse şu vadinin giriş kısmında
bekleyin.
Bu iki gönüllü, Ammar b. Yâsir ile Abbâd b. Bişr idiler. Gece
nöbetine duracakları sırada Ensar'dan olan Abbâd, Muhâcirler'den olan
Ammar'a:
- Gecenin hangi bölümünde nöbette olmamı istersin? diye sordu. O
da:
- Gecenini ilk bölümünde benim yerime sen bakıver, dedi.
Bu karardan
sonra Muhacir, kendi nöbeti gelinceye kadar arkadaşının yanına uzanıverdi.
Nöbetteki Ensar da, vaktin değerlendirmek için gece namazına durdu.
Meğer karısı öldürülen
müşrik herif de, o sırada yakınlardaydı. Namazda duran adamı farketti ve onun
nöbette olduğunu anladı. Bir ok atıp sapladı ve atmaya devam etti. Nöbetçi
sahabi üçüncü okla ağır yaralanmıştı. Derhal rükû ve secdeleri yapıp namazının
tamamladı ve arkadaşını uyardı:
- Kalk artık kalk! Ben yaralandım arkadaş,
hareketten kesildim!..
Arkadaşı yerinden fırlayınca, okçu müşrik de korkup
uzaklaştı. Yaralı arkadaşının durumunu gören Muhacir hayretle sordu:
-
Fesubhanallah! Sana ilk ok atılanca beni uyandırsaydın ya!
- Okumakta olduğum
bir surenin ortalarında idim. Onu kesmek istemedim. Eğer Rasulullah'ın bize
verdiği nöbetçiliğe zarar gelmeyecek olsaydı, canım çıkasıya okuduğum sureyi
kesmezdim.