10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA PROGRAMI

paylaşım için teşekkürler hocam..

Sayın Kaymakamım, Sayın Garnizon Komutanım, Sayın Belediye Başkanım, Sayın Daire Amirleri, Değerli Meslektaşlarım,Sevgili Öğrenciler…


Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurucusu Büyük ******’ün, aramızdan ayrılışının 69. yılındayız.

10 Kasımlar, artık O’nun aramızdan ayrılışının anma ve matem günü olmaktan çıkarak, bize bıraktığı eserlerin zenginleştirilmesine ve yeni nesillere daha iyi anlatılmasına vesile olmaktadır. 10 Kasımların ******’ün 57 yıllık hayatını, mücadelesini, milletimize kazandırdıkları ve kazandırmak istediklerini doğru anlama bakımından önemi büyüktür ve bu önemi hep korumalıdır.

Ölüm, insanın değişmez kaderidir; marifet unutulmamaktır.

Tabiattaki tüm canlılar gibi insanoğlunun da yaşamının bir sınırı vardır.Ancak bazı insanlar vardır ki yaşamları boyunca yaptıkları eserlerle, insanlığa yapmış oldukları hizmetlerle yaşamlarından sonra da varlıklarını sürdürürler.

İnsan belli bir zaman şu yeryüzünde yaşadığında, tüm şu yaşadıkları, gördükleri kalbinde ve beyninde katman katman birikiyor. Artık bir şeyler yapmanın ve düşünmenin zamanı gelmiştir.Kötü giden şeylerin farkına varmak, iyinin nasıl olması gerektiğini kararlaştırmak. Düşündüklerini, duyduklarını güzel bir şekilde ifade etmek, kendine göre yanlış giden bazı şeyleri düzeltmek istiyor insan. Kendi hayatını ve diğer insanların hayatını değiştirmek, güzelleştirmek peşine düşüyor. Biliyor ki ne kadar çok şey düşünür, ne kadar çok şey yaşar, ne kadar çok şey yaparsa, şu evrende o kadar silinmez izler bırakır. Ölümsüzlüğe yaklaşır işte o zaman.

İnsan belli bir zaman şu yeryüzünde yaşadığında, sorumluluklar almaya başlıyor. Ondan bir şeyler yapması isteniyor, bir meslek sahibi olması, dünyaya bir şeyler katması, bir şeyler “yap”ması... Bazıları kendisine gösterilen yolda, düşünmeden ilerler, çarkın bir dişlisidir artık. Herkesçe kabul edilen doğruları benimser. Ama bu tür insanlar yaşantımızda çok fazla bulunmamaktadır. Yaşamını milletine adayan, bir imparatorluğun küllerinden yepyeni ve güçlü bir devlet yaratan eşsiz bir lider, mümtaz bir devlet adamı, büyük bir komutan ve dâhi olan ****** işte bu ender insanlardan biri belki de en büyüğüdür.

******, hem milli mücadele, hem de Cumhuriyeti inşa sürecinde daima ileriye bakmış, ileriye yürümüştür.

Bugün, Büyük ******’ün yolundan giden bizlere düşen görev de yüzümüzü geleceğe dönmek, ufkumuzu geniş, hedeflerimizi büyük tutmaktır.

Bunun için, 10 Kasım’ları aydınlık geleceğimize yönelik atılımlarımızın esin kaynağı haline getirmeliyiz. ******’e saygının gereğinin bu olduğunu anlamalıyız., O’nun manevi huzurunda ancak bu şekilde başımızı dik tutabileceğiz.

Milli egemenliğine ve onuruna doğrudan doğruya sahip olmanın kıymetini iyi bilen ve anlayan Büyük Türk Milleti, bu mukaddes hakkına yönelecek her türlü tehlikeyle başedecek güçtedir.

Bu düşüncelerle Büyük ******’ü ebediyete intikalinin 69. yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, kıymetli heyetinizi bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

paylaşımın için teşekkürler hocam... Konuşmanız etkiliydi..

GERÇİ OKULDAKİ PROGRAMLAR SIKINTILI OLUYO YAHU

AMA İİ KONUŞTUNUZ.ANCAK BU OKULDAKİ PROGRAMLARA EL ATMANIZI İÇTENLİKLE DİLİYORUM.

BİZ SENEYE OLMASAKTSA 7-6-5-4-3-2-1 DEKİ KARDESLERİMİZ İÇİN MİNİK BİR İLİK OLUR HOCAM

saolun hocam

Bir düşünün yıllar öncesinin Coğrafyasını!...
O coğrafyadan nasıl kurtardık bu vatan parçasını!...
Hangi mücadeleyle çizdiler vatan haritasını?
Düşünün! MUSTAFA KEMALİ Çanakkale'de Trabusgarp'ta!...
Düşünün!... Niçin dövüşüyordu Kafkas'ta şarkta garpta?
Düşünün!... Sakarya'yı Kocatepe'yi Dumlupınar ı
Düşünün ki!... Kurumasın Türklüğün berrak akan pınarı..
Düşünün ki!... Yıkılmasın MUSTAFA KEMAL'in diktiği Ulu çınar!...
Kurumayan pınarda, yıkılmayan çınarda Onun kutlu eseri!...
Vicdanınıza sorun!... Kimler vuruyor Onun diktiği Çınarın köküne baltayı!...
ATATÜRK'Ü elbette anmak gerek!... Amma anlamak gerek!...
Anlamadıktan sonra ağıt yakmak ne gerek?

Evet gerçekten onu anlayabiliyor muyduk acaba? Hamasi içi boş kavramların ötesine geçebiliyor muyduk? Yoksa onu sevdiğimizi mi zannediyorduk? Sevgi neydi ki? Saygının bir sonucu değil miydi? Peki saygıyı ne gerektiriyordu? Bir insanı ancak kavrayabildiğimiz ölçüde sayarız ve severiz ,Onu kavrayabildik mi? Yaşatabiliyor muyuz inkılaplarını? Götürebiliyor muyuz yeni çağlara? Adımız var mı en yeni buluşlarda, Köye sokabildik mi aydınlığı? Bolluk mu bir uçtan bir uca vatan?Evet işte bunları yapabildiğimiz zaman demeliyiz ki yolundan yürüyebiliyoruz Atam.

10 Kasımlar sadece bir yas günü değildir. Aynı zamanda kararlarımızı, sözlerimizi yenileme günüdür yada sözlerimizin ne kadarını tuttuğumuzun sorgulanması gereken günler olmalıdır, “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim düşüncelerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeter” sözü herhalde bu söylemek istediklerimi en iyi anlatan vecizesidir.

Bunun için, 10 Kasım’ları aydınlık geleceğimize yönelik atılımlarımızın esin kaynağı haline getirmeliyiz. ******’e saygının gereğinin bu olduğunu, O’nun manevi huzuruna ancak bu şekilde başımız dik alnımız açık olarak çıkabileceğimiz inancında olmalıyız.
Atamızın en büyük emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ne her yönü ile sahip çıkacağımıza gerçekten söz vererek onu bu ölüm yıldönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyor, sözlerime ******’ün şu vecizesiyle son veriyorum.

‘ ‘İki Mustafa Kemal vardır. Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal. İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir. O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur.’’

Saygılarımla…

Paylaşımın için teşekkürler hocam.. Yine döktürmüşün