Cumhuriyet'in İlk Gizli Darbesi
Atatarük
yerine namaz kılan, oruç tutan birini bıraktı ama İsmet Paşa gizli bir
darbeyle O'nun yerine geçti. Bu Cumhuriyet tarihinin ilk gizli
darbesiydi.
Umumun sempatisi Eh,
madem Yerli Malları Haftası ya da Yeşilay Haftası gibi ******
Haftası'nı “idrak etmekteyiz”, sol gözüm de saat başı Okacin, Maxidex
ve Voltaren gibi türlü çeşitli damlalar damlatmaktan hâlâ bulanık,
bugün yazıyı şişirebilirim...
Oturduğum yerde popo büyüttüğüm için, yazıyı bir an önce bitireyim de yorganı çekip yatayım.
10 Kasım günü, döndüm baktım, elbette bütün gazeteler ıskatçı tekkesine dönmüşler.
“Keşke ****** bugün hayatta olsaydı” diyen derin fikir adamları bile çıkmış.
Kanuni
Süleyman hayatta olsaydı da Belgrad'ı bile alırdık vallahi... Ama ne
yazık ki Kanuni Süleyman ancak Belediye Gazinosu'nda kanun çalıyor,
******'ün yerine de Deniz ****** hayatta!
Gazetelerin “tarih sayfalarından” birinde de ******'ün son günleri ve vasiyeti yayınlandı. Kimbilir kaçıncı kere...
Malum
terane, Makbule'ye bin lira, Sabiha'ya altı yüz lira, Ülkü'ye iki yüz
lira, Rukiye ile Nebile'ye yüzer lira, Ömer ile Erdal'ın okul
masrafları karşılansın, falan.
Bu sefer Profesör “Fisanje'den”
kimse sözetmemiş, hayret. (Fransızca aslının nasıl yazıldığını bilecek
gazeteciye bir sıkımlık diş macunu ödül vereceğim.)
Fakat ******'ün, ölümünden iki ay önce, “yerine geçecek kişi” hakkında belirttiği düşüncelerine ve önerilerine yer vermişler; bunlar,
özel kalem müdürü Hasan Rıza'ya söylediği, Milli Şef döneminde asla
açıklanamamış, bugün bile birçok CHP amigosunun görmezden geldiği
sözler...
Gitsinler Dolmabahçe Sarayı'na, burunlarının
yanısıra kulaklarını da kabartsınlar, belki koku aldıkları gibi,
perdelerin arasına sıkışmış bazı cümleleri de ******'ün kendi sesinden
duyacaklardır... Cızırtılı çıkabilir ama zarar yok.
****** demiş ki:
“Evvela
akla İsmet Paşa gelir... Memlekete pek büyük hizmetler ifa etmiştir...
Fakat nedense umumun sempatisini kazanamadığı görülüyor, bu yüzden pek
de cazip olmasa gerek... Bir de
Mareşal Fevzi Çakmak var.
O, hem memlekete büyük hizmetler etmiş hem de herkesle iyi geçinmiş,
salahiyet sahiplerinin mütalaalarına daima kıymet vermiştir. Kimseyle
münazaa halinde değildir.
Bu itibarla bence devlet başkanlığı için en münasip arkadaş odur.”
Allah Allah... Hani mareşal, namaz kılan, tutucu, gerici bir adamdı ve de karşıdevrimcilerin adayıydı? ******
böyle bir adama nasıl bu kadar değer vermiş, kendisinden sonra
Çankaya'da onun oturmasını istediğini nasıl bu kadar açık seçik
belirtmişti?
Mareşal geri durdu, o soğuk, yağmurlu ve kederli
kasım günlerinde (o zamanlar “teşrin-i sani” denirdi, devrimci bir
yaklaşımla) ne olduysa oldu, meclis İnönü'yü seçti.
Böylece, çaktırmadan, cumhuriyet tarihinin ilk darbesi de gerçekleşti. O yıllarda Internet bulunmadığından, darbe, kapalı kapılar ardında, “görüşme ve ikna” yöntemiyle yapılmıştı.
Burnun koku almaya alışıksa, bunları da kokla oğlum.
Haa, “ifa”, “salahiyet”, “mütalaa”, “münazaa” gibi kelimeleri anlamadın mı? ****** Osmanlıca konuşuyor...
Hasan Amca'na soruver, aynı kaptan su içerken...
- Alıntı :
- Engin Ardıç/Akşam Yazısı