Anadolu Beylikleri'nde Denizcilik ve İlk Türk Donanması:
Medeniyetler'in buluşma havzası olan Akdeniz’e hakimiyet; cihangirlik davasının başlıca unsurlarından biriydi. Roma’nın bu denize hakimiyeti, onun cihangirlik vasıflarından birini oluşturuyordu. Bu sebeple de Akdeniz’e Mare Nostrum (Bizim deniz) diyorlardı. Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu, İslamiyet'in doğuşuna kadar bu hakimiyeti elinde tuttu. Emevîler'in kuruluşundan itibaren Müslümanlar, süratle denizciliğe başladılar. Az zamanda Akdeniz hakimiyetini ele geçirdiler ve bir kısım kuzey sahilleri dışında, bütün kıyılarına hakim oldular ve bunu asırlarca sürdürdüler.
Oğuz Türkleri'nin Orta Asya’dan Anadolu’ya göç etmeleri ve küçük Asya’da yerleşmeleri ile birlikte Türkler denizlerle ilk kez tanışmış, böylece açık denizlere doğru yelken açmaya, karşılarına ilk kez çıkan ve sonsuzluğu çağrıştıran bu uçsuz bucaksız mavi suların gizemli dünyasını adım adım keşfetmeye başlamışlardır. Oğuz Türkleri, Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan liderliğinde 1071 yılından itibaren Anadolu’ya yerleşmeye başlamış ve 1081 yılına kadar öncü Türk Beylikleri, Ege ve Marmara kıyılarına ulaşmıştır. Böylece, geçmişten gelip geleceğe uzanacak olan, köklü bir tarihi miras ve geleneğe sahip Türk Denizciliği yeşermeye başlamıştır. Türkler, Anadolu’ya gelişlerinden bir müddet sonra denizlere hakim olma yolunda hızlı bir gelişim sürecine girdiler. Türkler’in karasal bölgelerden henüz gelmelerine ve denizcilik tecrübeleri olmamalarına rağmen tüm handikapların üstesinden gelerek yüzlerce yıldır denizcilik tecrübesi olan Avrupa devletlerine kök söktürecek bir aşamaya gelme yolunda attıkları adımların ilki İzmir’de küçük bir devlet kuran Çaka Bey öncülüğünde başlatıldı.
Çaka Bey, Selçuklu Ordusu'nun gözü pek, akıncı liderlerinden birisi olarak, Türkler'in savaşa savaşa Batı’ya yönelik ilerlemeleri sürecinde, 1078 yılında Bizans’a esir düşmüş ve İstanbul’a gönderilmiştir. İstanbul’daki esaret döneminde deniz ve denizciliğe karşı tutku derecesinde bir ilgi duymaya başlayan Çaka Bey, Bizans İmparatoru’nun 1081 yılında değişimi esnasında İstanbul’da başlayan karışıklıklardan yararlanarak kaçmayı başararak beyliğinin askerleri ile yeniden bir araya gelip İzmir’i ele geçirmiş ve bir Türk Beyi olarak kurduğu devletin sınırlarını genişletmeye başlatmıştır. Çaka Bey, İzmir’de güzel bir tersane yaptırarak tersane civarındaki bölgeyi deniz üs kompleksine dönüştürmüştür. Bu aşamadan sonra gemi inşa faaliyetlerine geçilmiş, kürekli ve yelkenli gemilerden oluşan 50 parçalık ilk Türk Donanması 1081 yılında inşa edilmiştir. Türk Deniz Kuvvetleri'nin kuruluş yılı olarak kabul edilen bu yıl içinde Emir Çaka Bey donanması ile Ege’nin sıcak sularına yelken açmıştır.
İlk Deniz Savaşı ve Koyun Adaları Zaferi:
Çaka Bey'in komutasındaki Türk Donanması 17 çektiri ve 33 yelkenliden oluşan donanma gücü ile 1090 yılının Mayıs ayı başlarında İzmir’den Ege’ye açıldı. İlk olarak Bizans’ın İzmir yolu üzerindeki Midilli Adası’nı ele geçiren Türk Filosu, Sakız Adası’nı da ele geçirdikten sonra, keşif kuvvetlerinden, Bizans Donanması’nın Çandarlı açıklarından güneye doğru ilerlemekte olduğu haberini aldı. Çaka Bey donanması ile hemen harekete geçerek Niketa Kastamonita komutasındaki Bizans Donanması'nı karşılamak üzere seyre başladı.
19 Mayıs 1090 tarihinde öğle üzeri her iki donanma, Koyun Adaları yakınlarında karşı karşıya geldi. Çaka Bey, Türk Filosu'nu Bizans Donanması'na rampa ederek gemileri birbirine kenetleyerek karşısındakini yok etme hedefini güden bir savaşa girişti. Kanlı boğuşma gece yarısına kadar sürdü. Neticede Bizans Donanması'nın kaçıp kurtulabilen 5-10 teknesi dışında bütün gemileri ya ele geçirildi ya da batırıldı. Türkler'in bu ilk büyük deniz savaşı Bizans Donanması'nın yenilgisi ile sona erdi ve düşman büyük bir kayıp verdi.
Türk Donanması’nın ilk deniz savaşı olan ve tarihe "Koyun Adaları Savaşı" adıyla geçen 19 Mayıs 1090 tarihli deniz savaşı Türk Donanması'nın büyük zaferiyle sonuçlandı. Koyun Adaları zaferinden sonra Çaka Bey’in önderliğindeki Türk güçleri Bizans’a ait olan Sisam Adası'nı da ele geçirdi. Böylece Ege Denizi’nin kontrolü tamamen Türkler'in eline geçmiş oldu.
13 ve 14. asırlarda, Mısır-Suriye Türk Memlûkları, Akdeniz’in doğusunda belli bir kuvvette deniz gücüne sahip oldular. İlk Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın ölümünden sonra ise İznik Türk beyleri de Marmara’da Bizans’a karşı bir donanma inşasına başladılar. Fakat İmparatorluğun deniz kuvvetleri, bu tesisleri tahrip etti. Selçuklu Türkleri 13. asır başlarında, Akdeniz’de Antalya ve Alanya, Karadeniz’de ise Sinop ve Samsun Limanları'nda tersaneler kurup, donanmalar vücuda getirdiler. İki Denizin Sultanı (Sultan-ül Bahreyn) ünvanlı Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubat zamanında yapılan Alanya Tersanesi, Türkler tarafından kurulmuş "İlk organize tersane" olarak kabul edilmektedir. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Moğol baskısına dayanamayarak 1308 yılında parçalanmasından sonra özellikle Batı Anadolu’da bir takım Uç Beylikler'i kurulmuştur.
Bu Uç Beylikler, (Karesioğulları, Saruhanoğulları, Aydınoğulları, Menteşeoğulları, Candaroğulları) Moğol istilasıyla hızını kaybeden Türk Denizciliği’nin gelişim sürecine yeni bir ivme ve yeni bir heyecan kazandırmıştır. Balıkesir ve civarında kurulan Karesi Beyliği (1302-1361) döneminde denizlere büyük önem verilmiş; Edincik’te bir tersane kurularak, gemi inşasına başlanmıştır. Bu gemiler hem Marmara’da hem de Kuzey Ege’de Bizans Donanması'nın hareket serbestisini kısıtlamış; bölgedeki deniz güçleri için ciddi bir rakip olmuştur. Osmanlı deniz gücünün ilk çekirdeğini de bu beylik oluşturmuştur. Aydın civarında kurulan Aydınoğulları Beyliği (1308-1390) özellikle Umur Bey döneminde denizcilikte büyük atılımlar yapılmış, deniz gazâ ve seferleriyle adaları ve sahilleri hakimiyetleri altına almışlardır. Umur Bey, 1334-1348 yılları arasında Ege’de, Bizanslılar ve Cenevizliler'e karşı büyük başarılar kazanmış; Rodos’tan Çanakkale Boğazı’na kadar, Mora ve Rumeli kıyıları da dahil olmak üzere denizlerde kesin bir kontrol sağlamıştır. Düşmana karşı son derece atak ve taktik baskın şeklinde manevralar yapan Umur Bey, çetin deniz savaşlarından birisinde şehit olmuştur. Manisa ve civarında kurulan Saruhanoğulları Beyliği (1313-1390) ise sürekli olarak Umur Bey'in denizdeki faaliyetlerine destek vermiş, özellikle Süleyman Bey Umur Bey'in donanmasına gemi, üs ve onarım yönünden büyük kolaylıklar sağlamıştır.